12 Ocak 2013 Cumartesi

GECE BULUŞMASI


GECE BULUŞMASI



        
         Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatında şair, romancı, eleştirmen, senaryo yazarı, gazeteci ve fikir adamı olarak ün yapan Attila İlhan’ın Gece Buluşması adlı şiiri 1960 yılında yayımlanan Ben Sana Mecburum adlı kitabında, İmkânsız Aşk olarak isimlendirilen kitabın üçüncü bölümünde yer almıştır.

         İlhan’ın bu kitabındaki şiirlerinde ferdi olan, toplumsal olanla iç içe karşımıza çıkar. Ferde ait bir problem anlatılırken, toplumsal mesajlarda görmek mümkündür. Kitabın genel temasından yola çıkarak, işlemek istediğimiz şiire gelmek istersek, karşımıza şöyle bir tablo çıkmaktadır: şiirlerde ‘Ben’e yönelik temalar işlenmiştir.

         “Ben Sana Mecburum da “Ben’e yönelik temaları gerilim, serüven tutkusu ve aşk olarak gruplandırmak mümkündür”. [1] Şiirlerde gerilim, serüven tutkusunu da içine alarak aşkı imkânsızlaştırır. Aslına bakılırsa gerilimi şiirde anlatılan ‘ben’ in yaşama tarzı ve serüven tutkusu yaratır.
        
         “ Serüven tutkusu bir yaşama tarzı olarak karşımıza çıkması belirgindir.  Ben’in devamlı mekân değiştirmesi, yer altı dünyasıyla tehlikeli ilişkileri, polisten kaçışı, kendi kendinden kaçışı aşkının imkânsızlaşması, hatta düzenli bir hayat sürdürememesi ben ’in serüven duygusuyla izah edilebilir.

Şiirde anlatılan kişinin bu arzusu, bütün hayatını etkileyen ve yönlendirici unsur olan serüven şeklinde hissettirir. Aşkların imkânsızlaşması da bu maceracı kişilikten sebeptir.

İlhan, şiirde aşkı işlerken, gerçek bir aşkın imkânsızlığına, her kalkışmanın boşa çıkacağına, bundan etkilenen insanın sarsılacağını anlatmak isterken, bu tür toplumun genelinde görülen bir sevgi eksikliğini, yani toplumsal bir sorun olan bu olguyu, ferdi bir aşkla anlatmayı seçiyor.

Meraklısı için notlar bölümünde şunları söylemektedir: “ …aşk soyut olarak değil gündelik bir yaşantı içinde, bir büyük şehir yaşantısı içinde verilmektedir.” 3 Buradan yola çıkarak, büyük şehir hayatının içine hapsolmuş bir gerilimle aşkın yürüdüğünü, böyle bir yaşam tarzıyla uyuşmadığı içinde imkânsızlaştığını söyleyebiliriz.

         Gece buluşmasında serüven tutkusuyla yaşayan birinin, bunun sonucundaki izlenimlerini anlatan bir aşkla karşılaşıyoruz. Büyük şehirlerin, insanları içine çeken ve yutan tutkulu, başıboş hayatı, gerilim ve bir kovalamaca yüklü yapısı, daha düzenli ve anlam arayışındaki aşkı imkânsızlaştırıyor.
 “Attila İlhan şiirlerinde, aşkın imkânsızlaşması, büyük ekseriyetle yaşama tarzı farklılıklarından kaynaklanmaktadır. Bu şehirlerde şehrin gerilimi içerisinde bocalayan insanların kavuşması zorlukları işlenmiştir.”[2] Nitekim Gece Buluşması şiirinde de bu uyumsuzluk işlenir, bir gencin, -şairinde dediği gibi- ‘kafasına uymayan bir kızla’ olan gece buluşmasını anlatıyor.


Sen İstinye'de bekle ben buradayım
İçimde köpek gibi havlayan yalnızlığım

Kendi halinde yaşamaya alışmış, Büyük şehirlerin kalabalığında yalnızlaşan, aynı zamanda sorumluluk olmadığı için serüvenci bir ruh haliyle rahat hareket edebilen, bir sokak köpeği gibi dolaşan, umursamaz bir adam çiziyor bizlere.

Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Çünkü ben buradayım karanlıktayım

Buluşma taraflarından biri olumsuzdur.  Belki gelmem gelemem derken bunu görebiliyoruz. Buradaki olumsuzlukta, görünmek istemeyen kaçmak isteyen genç buluşmayı gizlenmenin en iyi zamanına, geceye alıyor karanlıktayım diyor. Bir bakıma aşk karşısında gerilim ve karanlık tercih edilmektedir.



Çünkü elimi kestim beni kan tutuyor
Şarabım bütün ekşi suyum soğuk
Yanımda olmadın mı seni seviyorum
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git

Yüzünü ıslatmadan ağlıyabilir misin
Gece yarıları telefon ettin mi hiç
Karanlık adamlar hüviyetini sordu mu
Ben senin olmadığını arıyorum
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git


Gitmemek için bütün şartları zorluyor. İmkânsızlıkları sıralıyor ardı ardına. Bahaneler üretiyor, elimi kestim, şarap iyi değil, uzaktan daha iyi sevmek, gözler ıslanmadan ağlamak gibi bahanelerle kaçıyor. Gerilimi arttırmak içinde karanlıktan ve tanımadığı adamlardan gizemli telefonlardan bahsediyor. Ve aslında büyük şehirlerin kovalamaca ile dolu hayatının aşka fırsat vermediği, engeller koyduğu o yorucu ve boğucu hayatından bahsediyor. Attila İlhan bu konuda şunları söylüyor: “Gençlerin bu şiiri sevmelerine sebepte kendilerinin de içinde bulundukları şehir hayatıyla özdeşleştirmeleri”[3]








Yabancı gibisin miyop gözlerin kısık
Bana ait ne varsa hepsi seni korkutuyor
Sana ait ne varsa hiçbiri benim değil
Belki ölmek hakkımı kullanıyorum
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git


Yine karşısındakini yabancı buluyor, onun kendisinden korktuğunu söylüyor. Bir aşkta sahiplenme ile birlikte bir kabulleniş vardır, burada ise, Sana ait ne varsa hiçbiri benim değil derken de aşktan bir kaçış sergilenmektedir.  Bunlar aşkın tek yönlü olmasından sebeptir. Son olarak ölümü de kullanarak tamamen bitiriyor ve artık gelemeyeceğini bu büyük macera tutkusuyla yaşamaya devam edeceğini göstermiş oluyor.

 
Furkan Yanık



[1]/2 Yakup Çelik, Şubat Yolcusu Attila İlhan’ın Şiiri, Akçağ Yayınları, Ankara 2007
3. Ben Sana Mecburum, 7. Basım, Ağustos 1992, s.16-168
[2] Yakup Çelik, Şubat Yolcusu Attila İlhan’ın Şiiri, Akçağ Yayınları, Ankara 2007
[3] Ben Sana Mecburum, 7. Basım, Ağustos 1992, s.16-168

1 yorum: